Ataerki
Ataerkil sistemlerde erkek eliyle kadına karşı işlenen şiddet ve cinayet olaylarının yaşanması, toplum sağlığını ve psikolojik refahı derinden etkileyen ciddi bir sorundur.
Bu tür şiddet vakalarının artışı ve faillerin cezasızlıkla ödüllendirilmesi, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde çok sayıda olumsuz sonuca yol açmaktadır. Akademik literatür, kadına yönelik şiddetin yaygınlaşmasının halk sağlığı ve psikolojik sağlık üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde incelemektedir. Kadına yönelik şiddet, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından küresel bir halk sağlığı krizi olarak tanımlanmaktadır. Fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddet, kadınların ruhsal ve fiziksel sağlıklarını olumsuz etkileyen ciddi sonuçlar doğurmaktadır.
Travmatik yaralanmalar, kronik hastalıklar ve üreme sağlığı sorunları, şiddet mağduru kadınlarda yaygın olarak karşımıza çıkmaktadır. Kadınların sağlık hizmetlerine erişimini ve bu hizmetlerden faydalanma oranlarını da olumsuz etkileyerek sağlık eşitsizliklerini derinleştirmektedir (Garcia-Moreno ve ark., 2015).
Kadına yönelik şiddet, maruz kalanlar üzerinde derin psikolojik etkiler bırakmaktadır. Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon, anksiyete ve düşük benlik saygısı gibi psikolojik bozukluklar şiddete maruz kalan kadınlar arasında sıkça görülmektedir.
Özellikle tekrarlayan şiddet vakalarında, mağdurların psikolojik dayanıklılığı azalmakta ve kendini değersiz hissetme, sosyal izolasyon, umutsuzluk gibi belirtiler yaygınlaşmaktadır (Ellsberg ve ark., 2008).
Kadınlar, kendilerini koruma hakkından mahrum bırakıldıklarında, güvensizlik ve çaresizlik duygularını daha da yoğun yaşayabilmektedir. Cezasızlık, failin şiddet uygulama olasılığını artırırken, mağdurların yargıya ve güvenlik sistemine olan güvenini sarsmaktadır. Bu, toplum genelinde adalet ve güven duygusunu zedeleyerek, geniş çaplı psikolojik travmalara neden olmaktadır (Heise, 1998).