Anksiyete ve stres…
Anksiyete ve stres, modern yaşamın kaçınılmaz parçaları olarak karşımıza çıkmaktadır. Günlük yaşamda karşılaşılan çeşitli zorluklar ve baskılar, kişilerin anksiyete ve stres düzeylerini artırabilmektedir.
Anksiyete, kişinin gelecekte olumsuz bir olay yaşama beklentisi ile ilişkili yoğun, sürekli ve genellikle "mantıksız" bir korku durumudur (American Psychiatric Association, 2013). Adaptif bir yanıt olarak ortaya çıkabileceği gibi, kontrol edilemediğinde kişilerin günlük işlevselliğini bozabilmektedir.
Stres ise, kişinin çevresel taleplerle başa çıkma kapasitesini zorlayan veya aşan bir durum olarak tanımlanmaktadır (Lazarus & Folkman, 1984). Stres, kısa vadeli (akut stres) ya da uzun vadeli (kronik stres) olarak ortaya çıkabilmektedir.
Anksiyete ve stresin birçok nedeni olabilir. Bu nedenler genellikle biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin bir kombinasyonudur. Genetik yatkınlık, nörotransmitter dengesizlikleri ve hormonal değişiklikler anksiyete ve stres düzeylerini etkileyebilmektedir. Aynı zaman, düşük öz yeterlilik, mükemmeliyetçilik, negatif düşünce kalıpları ve travmatik yaşantılar anksiyete ve stresin artmasına katkıda bulunabilmektedir. İş baskısı, sosyal ilişkilerdeki sorunlar, finansal zorluklar ve yaşam olayları da stres ve anksiyete düzeylerini artırabilmektedir.
Anksiyete ve stresin belirtileri; kalp çarpıntısı, terleme, kas gerginliği, baş ağrısı, mide rahatsızlıkları, yorgunluk, sürekli endişe, huzursuzluk, odaklanma güçlüğü, uyku problemleri, sinirlilik gibi şekillerde kendini gösterebilmektedir.
Anksiyete ve stresi yönetmek için bireysel psikoterapi süreci ile birlikte egzersiz, meditasyon, derin nefes teknikleri ve sosyal kaynaklar önemli rol oynamaktadır. Anksiyete ve stres, kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir; ancak, uygun yönetim stratejileri ve desteklerle, bu zorlukların üstesinden gelmek mümkündür. Anksiyete ve stres yönetimi konusundaki bilgi ve farkındalık arttıkça, kişiler daha sağlıklı ve dengeli bir yaşam sürdürebilirler.