1 Aralık Dünya AIDS Günü: “The First Letter in HIV Stands for Human”

1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak tüm dünyada HIV ile ilgili farkındalığı arttırmak ve HIV ile yaşayanların karşılaştığı zorluklara dikkat çekmek için önemli bir fırsattır. Türkiye’de ve dünyada HIV ve AIDS konularında damgalanma ve bilgi eksikliği devam etmekte; süregelen bu durum kişilerin tanı ve tedaviye erişimlerinin önünde engeller oluşturmaktadır.

HIV ve AIDS

            HIV (Human Immunodeficiency Virus), kişilerin bağışıklık sistemine zarar vererek vücudun enfeksiyonlara karşı direnç göstermesini zorlaştıran bir virüstür. Tedavi edilmediğinde, HIV kişilerin bağışıklık sistemlerini zayıflatarak AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome) olarak bilnen evreye ilerleyebilmektedir. Bununla birlikte, günümüzde antiretroviral tedaviler sayesinde HIV ile sağlıklı bir hayat yaşamak mümkündür.

            HIV bağlantılı damgalanmanın tarihsel süreçleri 1980’lerde AIDS’in ortaya çıkışına dayanmaktadır. İlk yıllarda AIDS, “gay-related immune deficiency” yani “eşcinsel hastalığı” olarak etkilenmiştir. Bu ilişkilendirilme, toplumun AIDS ve HIV bağlantılı tüm zorlukların eşcinsellerin “kefareti” olarak görmelerine ve LGBTİ+’ları bu yol ile damgalamalarına sebep olmuştur. Medya ve hükümetler, AIDS’i “ölümcül bir salgın” ve “ahlaksızlık” olarak nitelendirmiştir. Bu durum hem toplumda zaten var olan önyargıları körüklemiş; hem de tedaviye dair araştırmaları geciktirmiştir.

Damgalanma ve Sonuçları

            HIV’in daha geniş popülasyonları etkilediği anlaşılınca dahi damgalanma süreçleri azalmamış; aksine seks işçileri ve uyuşturucu kullanıcıları gibi gruplar da bu süreçlere dahil edilmiştir. Toplum arasında HIV’in yalnızca “riskli bazı davranışlar sonucu” ortaya çıktığı algısı yaygınlaşmış; bu durum HIV ile yaşayan kişilerin toplumdan dışlanmasına ve sağlık hizmetlerine erişimlerinin zorlaşmasına yol açmıştır.

            Damgalanma, yalnızca sosyal düzeyde değil, iş ve sağlık sistemlerine dair süreçlerde de ciddi sonuçlar doğurmuştur. HIV ile yaşayanlar maruz kaldıkları şiddet sarmalı içerisinde yaşayabilecekleri ayrımcılıkları azaltabilmek umudu ile toplumca hareketsizleştirilmiş, tedavi ve destek arayışından vazgeçmiştir.

            Süregelen bu damgalanmanın temelinde, HIV’in bulaş yollarına dair yanlış bilgiler ve ahlaki önyargılar yer almaktadır. Günümüze değin yapılan farkındalık kampanyaları, aktivizm sahasının yatırımları ve araştırmalar ile bilimsel bilgiye ulaşılsa da; önyargılar boy göstermeye devam etmektedir. Yine de, B=B gibi sloganlar ile tedavinin ve gelinen noktanın önemi vurgulanmaya devam edilmektedir.

B = B: Belirlenemez = Bulaşmaz

Belirlenemez (Undetedtable): HIV ile yaşayanların, virüs yükü düzenli tedavi sayesinde belirlenemez seviyelere düşürülmektedir. Bu, standart kan testlerinde HIV’in tespit edilemeyecek kadar düşük olduğu anlamına gelmektedir.

Bulaşmaz (Untransmittable): Belirlenemeyen seviyedeki HIV’in, cinsel ilişki sırasında veya farklı yollar bulaşı gerçekleşememektedir.

            Dolayısıyla bu slogan, HIV ile yaşayanların sosyal damgalanma ile mücadelesinde bilimsel araştırmalar ile desteklenen önemli bir araçtır. B=B, toplumdaki önyargılar ile mücadele etmekle birlikte, kişilerin tedaviye uyumunu ve erişimini desteklemektedir.

Psikologlar Olarak Nasıl Katkı Sağlayabiliriz?

            Doğru bilgilendirme: HIV ve AIDS gibi tarih boyunca yanlış bilgilerin yaygınlaştığı bu konuda doğru ve bilimsel temele dayalı bilgilendirmeler sunmak çok önemlidir. HIV ile yaşayan kişiler için tedavi süreçlerinin bir “başarısızlık” değil yönetilebilir bir sağlık durumu olduğunu açıklamak; bu sayede yanlış ve eksik bilgilendirmenin yol açtığı korku ve damgalanmanın önüne geçmek mümkündür.

            Damgalanmayla mücadele: HIV sıklıkla önyargılar ile ilişkilendirilmekte; bu durum ise HIV ile yaşayanlarda sosyal dışlanma, izolasyon ve psikolojik zorluklar gibi çıktıklara yol açmaktadır. Ruh sağlığı alanı çalışanları, bu duygusal ve sosyal zorlukları iyi saptayabilmeli ve damgalanmayla mücadele etmelidir. Önyargısız bir yaklaşım ile benimsenen kabul, kişilerin terapi sürecinde güvenli bir ortam içerisinde var olmalarını sağlayacaktır. Deneyimlenen damgalanmaya bağlı olarak stres, anksiteye ve depresyon gibi çıktılar, kişilerin tedaviye dair umutlarını ve yaşam kalitelerini doğrudan etkilemektedir. Bu anlamda ruh sağlığı çalışanlarının rolü, kişilerin içinden geçtikleri bu zorlu süreçte eşlikçi olabilmektir. Duygusal güçlenme, özdeğer ve özsaygı ile ilgili yapılacak çalışmalar, kişilerin toplumsal hayata adapte olmasını kolaylaştıracaktır.

 

Destekleyici Kurumlar

Kırmızı Kurdele İstanbul: www.kirmizikurdele.org

Pozitif Yaşam Derneği: www.pozitifyasam.org

Boysan Yakar Test Merkezi

 

“The first letter in HIV stands for Human, and I want you all to never forget that”

                                                                                                                      Pose

(Yazıya Altı Üstü Psikoloji ekibinin web sitesi üzerinden de ulaşabilirsiniz: https://altiustupsikoloji.com/yazilar/bilimselicerik-9973/ )

Previous
Previous

İnsanın Anlam Arayışı

Next
Next

25 Kasım Kadına Karşı Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü